18 Nisan 2009 Cumartesi

İşlenmiş Balık Ticareti ve Tütsüleme Teknniği

tütsülenmiş ürün, kışın yaprağını döken sert ağaçların odun talaşı ile elde edilen duman içerisinde belirli tekniklerle tuzlanmış taze balıkların bekletilmesiyle elde edilen ürünlere denir. dumanlama ile ürünün saklama süresi uzadığı gibi duman bileşenlerinin ürüne verdiği aroma ile de değişik bir lezzet kazandırır. tütsüleme teknolojisinde prensip; balığın içerdiği suyun bir kısmının uzaklaştırılması ve dumandaki bakterisid maddelerin balığa geçişini sağlayarak mikroorganizmaların gelişmelerini önlemektir (gülyavuz ve ünlüsayın, 1999).

gıdaların tütsülenerek saklanması, bilinen en eski gıda muhafaza yöntemlerinden birisidir. insanların ateşi kullanmaya başlamasından itibaren gıda maddelerinin tütsülenmesi ve kurutulması mümkün olmuştur. arkeolojik bulgular 90.000 yıl önce gıdaların hazırlanmasında tütsünün kullanıldığını göstermektedir (toth ve potthast, 1984). ancak modern anlamda işleminin ilk defa ortaçağda ringa balıklarına uygulandığı bilinmektedir. tuzlanan ve tütsülenen ringa balıklarının tüketimi sırasında hissedilen kuvvetli tütsü koku ve aroması ve nispeten yüzeyde kabuk oluşmuş et tekstürü, bugün bile tüketiciler tarafından özellikle tercih edilmektedir. günümüzde tüketici isteği özellikle kür edilmiş ve hafif tütsülenmiş et ürünlerine doğru kaymaktadır (gökalp ark, 2002). balıkların ve diğer deniz ürünlerinin tütsülenmesindeki amaç değişik bir tat, koku, lezzet vermek ve tüketimi tek örneklikten kurtarmaktır. bununla beraber tütsülemenin mikroorganizmalar üzerindeki bakterisid ve germisid etkileri olduğundan ürünlerin raf ömrü önemli ölçüde uzar (gülyavuz ve ünlüsayın, 1999).

tütsüleme için en iyi balıklar yüksek yağ içeriğine sahip balıklardır . bunlar; mersin balığı, alabalık, salmon, istavrit, uskumru, lüfer, sardalya, yılan balığı gibi (anonim, 1988). yağsız balık tütsülendiği zaman kuru ve sert olma eğilimindedir (staff ark, 1995). balıkçılık endüstrisinin gelişmesiyle taze balık tüketimi büyük ölçüde azalmıştır. ülkemizde 2001 yılı verilerine göre avrupa birliği onayı verilen tesislerin kurulu kapasiteleri toplamı111.887 ton/yıl'dır. bunun 69.810 ton/yıl işlenmiş, 42.077 ton/yıl işlenmemiş su ürünleri oluşturmaktadır. işlenmiş su ürünlerinin 2675 ton/yıl tütsülenmiş ürünler teşkil etmektedir.

tütsüleme tipleri
gıdaların tütsülenmesinde değişik yöntemler uygulanabilir. bunları gıdaların tütsü kabinlerinde tütsü ile direkt teması şeklinde uygulanan geleneksel tütsüleme uygulaması, elektrostatik tütsüleme ve sıvı tütsü kondensatları ile muamele olarak üç grup altında toplamak mümkündür (girard, 1992).
sıvı tütsüleme metodunda, genellikle sıvı tütsü pişirmeden hemen önce ürün üzerine püskürtülmektedir. sıvı tütsüleme maddesi su ile çoğunlukla sirke ve sitrik asitte katılarak seyreltilmektedir. genel olarak kullanılan formül şöyledir: %20-30 sıvı tütsü maddesi, %5 sirke veya sitrik asit, %65-75 su karıştırılır ve pişirme öncesi ürün üzerine püskürtülür. sıvı duman kullanımıyla cihazı temiz tutmayı çok daha kolaylaştırır. püskürtmeden başka bu tür tütsülemeyi uygulamanın diğer bir yolu ürünü çözelti içine daldırmaktır. fakat bu yöntem püskürtme kadar başarılı olmamaktadır. ayrıca sıvı tütsü de kanserli bileşiklerin olması ve otomatikleşmiş işlemlere bağlı olması da söz konusudur (kundakçı, 1979).

elektrostatik tütsüleme
çoğunlukla japonya ve iskandinav ülkelerinde balık ürünlerinin tütsülenmesinde kullanılmaktadır.tütsüleme ortamı uzun bir tünelden oluşmuş olup, başlıca üç kısımdanibarettir. tütsü çöktürücüden geçtikten sonra elektrikle yüklü bir ortamdan geçerek (-) yükle yüklenmekte ve (+) yükle yüklenmiş balık eti tarafından tutulmaktadır. tünelin birinci kısmında ürün 30-40°c'ye ısıtılmakta ve aynı zamanda (+) yükle yüklenmektedir. ikinci bölümün sıcaklığı, birinci bölümün sıcaklığına yakın olup, esas tütsüleme burada yapılmaktadır. üçüncü bölümde ürüne 64-68°c'de asıl işlem uygulanarak renk stabilitesi sağlanmakta ve ürün yarı pişirilmiş olmaktadır. üçüncü bölümden çıkan ürüne derhal soğutma işlemi uygulanmaktadır (değirmenci, 2002).
tütsü kabinlerinde ürünün direkt duman ile temasıyla uygulanan geleneksel tütsüleme işleminde klasik 2 metot soğuk ve sıcak tütsülemedir (burges ark, 1965; girard, 1992).
soğuk tütsüleme 20-30°c arasında gerçekleştirilir ve hiçbir zaman sıcaklığın 30°c'yi aşmaması gerekir. bu değerin üzerine çıkılırsa dumanlama sırasında ürün kokuşabilir. bu yöntemde tütsüleme süresi birkaç saatten birkaç güne kadar değişir (kolsarıcı ve özkaya, 1998). soğuk tütsülemede, dumanın kurutucu ve konserve edici etkisi tuzlu balığın yüksek oranda tuz ve düşük oranda su içermesi özelliği ile birleşerek ürünün daha uzun süre dayanması sağlanır (gökoğlu, 2002).
sıcak tütsüleme ise 50-80°c arasında yapılır. tütsüleme süresi 3-8 saattir. tuz oranı az, su oranı fazla olduğu için soğukta dumanlanmış ürünlere göre daha lezzetlidir. sıcak tütsülemede taze balığın yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ve duman lezzetini kazanması ön planda gelir (kolsarıcı ve özkaya, 1991). ürünün yüksek oranda su ve düşük oranda tuz içermesinden dolayı dayanma süresi daha kısadır (gökoğlu, 2002).

tütsüleme işlemindeki basamaklar

tütsüleme metodu 5 basamaktan oluşur (synder, 1996).
1-temizleme ve hazırlama,
2-tuzlama ve salamura,
3-kurutma,
4-tütsüleme,
5-ürünün ambalajlanması ve depolanması.

1-temizleme ve hazırlama : tütsülenecek balıklar ilk önce akan su altında iyice yıkanır ve tüm kan, mukoz salgı, pul v.b. pisliklerden temizlenir (göğüş ve kolsarıcı, 1992). daha sonra anüsten başlayarak başa doğru kesilir, iç organlar ve böbrekler çıkarılarak yıkanır. yıkama sırasında iç organ, böbrek dokusu, mukus kalmamasına özen gösterilir. böbrek dokusu kaşık v.b. araçla tamamen alınır. bu dokunun kalması dumanlama sırasında etin bozulmasına ve daha sonra hoş olmayan bir görünüm oluşmasına neden olur (gülyavuz ve ünlüsayın, 1999).

2-tuzlama ve salamura: tuzlama, dumanlamadan önce materyale uygulanan ve son ürünün kalitesinde önemli rol oynayan ön işlemlerden birisidir. tuzlamanın birkaç yönde etkisi vardır. ilk önce balıktan suyun uzaklaşmasıyla ve proteinlerin denatürasyonuyla balığa sertlik verir, belli durumlarda bakteri faaliyetinin durdurulmasına yardım eder ve aynı zamanda ürüne bir lezzet verir (anonim, 1970). tuz ayrıca güçlü bir yapı, sağlamlık ve cazip bir görünüş kazandırır (göğüş, 1988). tuz, nemi kurutmanın etkisinden daha hızlı uzaklaştırır. böylece de üründen suyun uzaklaşmasıyla ürünün su aktivitesi düşürülerek mikroorganizma faaliyeti engellenir ve bir ön konservasyon sağlanmış olur (anonim, 1970). tuzlama ya güçlü bir tuz solüsyonu ya da kuru tuz şeklinde olur. tuz solüsyonu ya da salamura, suda çözünmüş tuz ile hazırlanır (kelch, 1996). salamurada tuzlama daha kolay olduğundan ve daha iyi kontrol edildiğinden daha çok uygulanmaktadır (kundakçı, 1979). salamura için yenilebilir tuz, vakumlu kurutulmuş tuz, konserve tuzu ya da ince tuz kullanılır. salamura da acılığa sebep olan kaya tuzu, iyotlu tuz ve deniz tuzu kullanımından kaçınılmalıdır (kelch, 1996).

3-kurutma: tütsülemeden önce balık genellikle kurutulur. kurutma 2 nedenden dolayı yapılır. ilki tuzun balık etinin tamamına eşit bir şekilde sızmasına ve yayılmasına izin vermek, ikincisi ise sert parlak tabakayı elde etmektir (anonim, 1987).

4-tütsüleme: tütsüleme daima taze ya da dondurulmuş balıklara uygulanır. bayatlamış balıkların tütsülenmesiyle elde edilen ürünün görünüşü ve lezzeti iyi olmaz ve bir süre sonra bozulurlar (anonim,1985). tütsülenecek balıklar ister taze, isterse dondurulmuş olsun iyi kalite de bulunmalıdır. taze balıkların üretim yerlerine gelinceye kadar buzda muhafaza edilmesi şarttır (waterman ark, 1965). tütsülemede çeşitli ağaçlar ve ağaç talaşları kullanılmaktadır. farklı ağaçların bileşimi de farklı olduğundan meydana gelen tütsünün de bileşimi oldukça farklılık gösterecektir. tütsüleme de hayvan gübresinden mısır koçanına, sert ve yumuşak odunların bütün çeşitleri gibi pek çok yakıt türü kullanılmaktadır. ancak genel bir kural olarak sert ağaçların kendileri ve talaşları tütsüleme de en uygun materyaldir. iğne yapraklı ağaçlar dumanlamaya uygun değildir. bu cins ağaçlar fazla kurum bırakırlar,diğer yandan da hoş olmayan terpentin kokusu ve lezzeti verirler (gökalp ark, 2002; kundakçı, 1979). tütsüleme de odun yerine odun talaşının kullanılmasının bazı avantajları mevcuttur. odun talaşı oduna göre daha kolay yanmakta ve daha kuvvetli ateş sağlamaktadır. değişik yakıtların tütsülemede kullanılması sonucu bileşimi farklı tütsülerin elde edilmesine ve buna bağlı olarak ta farklı tütsü ve aromasına sahip ürünler elde edilmektedir. odun dumanında 250 civarında değişik bileşik bulunup bunlardan başlıcaları aldehitler, ketonlar, fenoller, organik asitler, kresaller, formaldehitler ve çeşitli hidrokarbonlardır (ecer ve gökgöz, 1997). bu bileşikler arasında formaldehitler ve fenoller önem sırasına göre en etkili olanlardır (frazier, 1967). kayın, akmeşe gibi sert ağaçlarla dumanlanan ürünlerinin tadı, söğüt ve kavak gibi yumuşak ağaçlarla dumanlanan ürünlere oranlara daha lezzetlidir (lantz ve vaisey, 1970). genelde dumanlamada kullanılan ağaç türleri meşe, gürgen, dışbudak, defne, ıhlamur, kayın, kavak, mısır koçanıdır. söz konusu bu ağaçların talaşları ıslanmamış olmalı, ince testere talaşı olmalıdır (lantz ve vaisey, 1970; gülyavuz ve altınkurt 1991). ayrıca elma, kiraz ve armut gibi meyve ağaçları hoş lezzetli tütsü meydana getirir.

5-ürünün ambalajlanması ve depolanması: tütsülenmiş balık ürününde son ve en önemli basamak balığın ambalajlanması ve depolanmasıdır. dumanlanmış balıklar sıcak durumda iken ambalajlanmamalıdır. ambalaj yapılacak dumanlanmış balıkları soğuk odalarda bekletmek uygundur

18 Mart 2009 Çarşamba

Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yapmak İsteyenler İçin


Müracaat

Ø Su ürünleri yetiştiriciliği yapmak isteyen müteşebbisler, tesisin kurulacağı yerdeki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlüğüne dilekçe ile müracaat ederler.
Etüt ve İncelemeler

Ø İl Müdürlüğünce, oluşturulacak bir teknik ekip tarafından mahallinde etüt ve inceleme sonucunda; su kalite kriterlerinin, su yüzeyinin, su miktarının, arazinin ve diğer kriterlerin (su derinliği, tesisler arası mesafe, yetiştiricilik teknikleri ve çevresel etkiler) talep edilen yetiştiricilik açısından uygun bulunması halinde, Yetiştiricilik tesisleri için "Ön Etüd Raporu" veya ‘’Kuluçkahane Ön Etüd Raporu’’ düzenlenir.

Ø Kurulması planlanan tesis ile ilgili olarak, tesis yerinin, su kaynağının, varsa diğer tesislerin yol ve yerleşim durumunun ve bunlarla ilgili mesafelerin gösterildiği kroki hazırlanır.
Ø Yetiştiricilik tesisinde kullanılacak su kaynağından veya üretim sahalarından su numunesi alınması ve gerekli analizlerin müteşebbis tarafından yaptırılması temin edilir.
Bilgi ve Belgeler
Ø Müteşebbisin müracaat dilekçesi,

Ø 1/25.000 ölçekli harita,

Ø Su ürünleri yetiştiriciliği ön etüt raporu,

Ø Su tahlil sonuç raporu,

Ø Suyun tahsis edilebilecek minimum miktarı (DSİ.)

Ø Kroki (Mevcut diğer tesislerin durumu belirtilecek.)

Ø Mülkiyet durumunu açıklayıcı belge,

Ø İl Müdürlüğünce, ön izin belgelerini temin etmesi için müteşebbise müracaat tarihinden itibaren sekiz ay süre verilir.

Ø Bu süre dört ay uzatılabilir.

Ön İzin

Ø İl Müdürlüğü istenilen bilgi ve belgeler ile birlikte uygun görüşünü de belirterek, Bakanlık (TÜGEM) teşkilatından ön izin talebinde bulunur.

Ø Baraj göllerinde ağ kafeslerde yetiştiricilik için yapılan müracaat, o baraj gölü için yapılan ilk müracaat ise; Bakanlık merkez teşkilatı tarafından, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görüşü alınır.

Ø Özel İdaresine ait göletlerde yetiştiricilik için yapılan müracaatta, Bakanlık İl Müdürlüğü tarafından, Özel İdare Müdürlüğünden görüş alınır.

Ø DSİ’ye ait göletlerde yetiştiricilik için yapılan müracaatta, Bakanlık merkez teşkilatı tarafından, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görüşü alınır.

Ø Deniz işletmeleri için Ulaştırma Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığından seyrüsefer için görüş sorulur.

Ø Bakanlık merkez teşkilatınca yatırım faaliyetine ilişkin olarak müteşebbise, projesini hazırlamak üzere on iki ay süreli ön izin verilir.

Ø Bu süre bir defaya mahsus olmak üzere altı ay uzatılabilir.

Proje Hazırlama

Ø Su ürünleri yetiştiricilik tesisi kurmak isteyen ve ön izin alan müteşebbisler, tesise ilişkin projelerini Bakanlık merkez teşkilatı ve/veya İl Müdürlüğüne onaylatmak zorundadırlar.

Ø Proje hazırlanırken, proje hazırlama talimatı ve dispozisyonu esas alınır.

Proje Dosyasında Bulunması Gereken Bilgiler

Ø Bakanlıkça verilen ön izin yazısı,

Ø Ön İzin için istenen bilgi ve belgeler,

Tesisin kurulacağı alanla ilgili olarak;

ü Sağlık açısından sakıncası olmadığına dair mahalli Sağlık Teşkilatından,
ü Ulaşım açısından sakınca olmadığına dair ilgili kuruluştan,

ü Tesiste kullanılacak suyun kullanılmasında sakınca olmadığına dair ilgili kuruluştan,

ü Gerekli görülmesi halinde diğer ilgili kuruluşlardan alınacak belgeler,

ü Tüzel kişiler için Ticaret Sicil Gazetesi

ü Proje fizibilite raporu,

ü Bina ve Tesislerin Metraj ve Keşif Özetleri,

ü Vaziyet Planları:

ü Mimari projeler,

ü Betonarme projeler,

ü Su ve sıhhi tesisat projeleri,

ü Elektrik güç ve kumanda tesisatları projeleri,

ü Arıtım projeleri

ü ÇED yönetmeliğine göre sakınca olup olmadığına dair belge

ü Teknik Şartname

Proje Onay Mercileri

Ø Kapasitelerine bakılmaksızın, alabalık, sazan, çipura ve levrek balıklarının üretim projeleri ile üretim kapasitesi 2.000.000 adet/yıl’a kadar olan iç su ve deniz ürünleri kuluçkahane projeleri İl Müdürlükleri tarafından onaylanır.
Ø Kapasitesi ne olursa diğer türlerin yetiştiriciliği ile deneme üretimi ve organik su ürünleri yetiştiriciliğine ait üretim projeleri Bakanlık Merkez Teşkilatı tarafından onaylanır.
Ø Göletlerde uygulanacak projeler İl Müdürlüklerince onaylanacaktır.
Ø Su ürünleri avlak sahalarında yetiştiricilik ve/veya ıslah amaçlı uygulanacak projeler Bakanlık Merkez teşkilatı tarafından onaylanır.

Proje Onayı
Ø Hazırlanan proje beş nüsha olarak, onaylanmak üzere İl Müdürlüğüne teslim edilir.
Ø Proje de eksik bilgi ve belgeler varsa tamamlanmak üzere yatırımcıya iade edilir.
Ø Mali ve teknik yönden uygun bulunan projeler onaylanır.
Su Ürünleri Üretim Yerlerinin Kiraya Verilmesi

Ø Projenin uygulanacağı su veya su alanlarının kiralama işlemleri İl Özel İdarelerince yapılır.
Ø Kasasal alanda uygulanacak yatırım yerlerinin kiralama işlemleri ise arazinin mülkiyeti ve tasarrufu altında bulunan kurumca yapılır.

Yetiştiricilik Belgesi

Ø Su ürünleri yetiştiricilik tesisleri, su ve/veya alan kiralama işlemlerini tamamlayıp üretime geçtikten sonraki bir ay içerisinde, "su ürünleri yetiştiricilik belgesi" almak için il müdürlüğüne müracaat etmek zorundadır.
Ø İl müdürlükleri, gerekli incelemeleri yaparak tesisin mevcut yatırım ve üretim faaliyetlerine ilişkin olarak su ürünleri yetiştiricilik tesisleri denetim raporu düzenleyip, istenilen şartları yerine getirmiş olan tesislere yetiştiricilik verilmesine ilişkin olarak Bakanlıktan talepte bulunur. (Denetim Raporu)
Ø Yetiştiricilik belgelerinin geçerlilik süreleri, kiralama süreleri ile sınırlıdır.
Ø Su Ürünleri Yetiştiricilik Belgesi" her tesis için bir adet tanzim edilir.
Ø Müteşebbisler, Su Ürünleri Yetiştiricilik Belgelerini, üç yılda bir İl Müdürlüklerine vize ettirmek zorundadırlar.

Teknik Personel Çalıştırma Zorunluluğu


Ø Su ürünleri yetiştiricilik tesislerinde, üretim kapasitelerine göre, su ürünleri konusunda eğitim veren en az dört yıllık fakülte mezunu veya su ürünleri konusunda kamuda en az 5 (beş) yıl çalışmış olanlar, durumlarını belgelemek şartı ile teknik personel olarak istihdam edilirler.


Ø Tesislerde istihdam edilecek teknik personelin sayısı üretim kapasiteleri göz önünde bulundurularak, İstihdam edilen teknik personelden bir tanesi " Teknik Sorumlu Müdür " olarak görevlendirilir.

Yılan Balığı Yetiştiriciliği Örneği "Yatağan"

    Yatağan’a Türkiye’nin ilk yılan balığı çiftliği

    Hüseyin KOCABIYIK

    Türkiye’nin ilk yılan balığı çiftliği Muğla’nın Yatağan ilçesine kuruldu.

    Yatağan’ın Nebiköy dipsiz mevkiinde kurulan ve işletmeciliğini İlhami Karadağ’ın yaptığı çiftlikte 50 ton yılan balığı 50 ton da alabalık yavrusu bulunuyor. Çiftliğin 20 dönümlük alan üzerine kurulduğunu söyleyen Turan Su Ürünleri A.Ş sahibi İlhami Karadağ, “Uzun yıllar su ürünleri yetiştiriciliği yaptım. Çipura ve levrek yetiştirdim. Sonra yılan balığı yetiştirmeye başladım.

    Çünkü bu ürün pazarı problemsiz. İhracatta diğer balıklara nazaran pazar şansı daha fazla. Hollanda’ya 26 ton yılan balığı ihraç ettim ve karşılığında 200 bin euro kazandım” dedi.

    Yavru yılan balıklarını Kanada’dan ithal ettiğini söyleyen Karadağ, “Bu bölgeye suni göl yapacağız, gölün içerisine de balıklar koyacağız. Pikniğe gelen insanların gölden balık tutmalarına izin vereceğiz. Böylece mesire yerimiz de önümüzdeki günlerde hizmete girecek” dedi.

    Çiftlikte üretilen 1 kg alabalığın 5 YTL, 1 kg yılan balığının ise 10 YTL’den iç piyasada alıcı bulduğu belirtildi.

    • HAMLE Gazetesi,

    (Muğla), Sayı: 8653

Balık Yetiştiriciliği İle İlgili Faydalı Siteler


Hertürlü balık yetiştiriciliği ile ilgili teknik ve detaylı bilgilere bu sitelerden ulaşabilirsiniz.

Balık pazarlama ile ilgili yurt içi yurt dışı İthalat-İhracat olnakları ve şirketler için alttaki linke tıklayalım


Fonlar ve Destekler için alttaki linki kullanın
Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetmeliği için alttaki linki kullanın
Balıkçılıkla ilgili her türlü güncel haber.

YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ


Kaynağın Orjinal Linki

YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ 

Yusuf GÜNER, Ali KIRTIK 

E.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı 35100 Bornova/İZMİR

 

Giriş

Yılan balıkları eski yıllardan beri insanların ilgisini çekmiştir. Su bulunan bir çok yerde yılan balığına rastlandığı halde yumurtlama ve yavrulama sırasında izlenememesi, yumurtalı veya karnında yavru bulunan bir balığa rastlanamaması bu ilginin çok eskiden beri doğmasına neden olmuştur.

Dünyadaki toplam yılan balığı  istihsali; Avrupa yılan balığı (Anguilla anguilla )  (1990-1991) 23 950 ton, Japon yılan balığı  ( Anguilla japonica ) 109 100 ton, Amerikan yılan balığı ( Angıilla rostrata ) 2 850 ton, diğer yılan balığı türleri ise 1 500 ton olup toplam 137 400 tondur. Dünya su ürünleri istihsalinde çok önemli bir yer tutan yılan balıkları ülkemizde yetiştiricilikte bir yer bulamamıştır. İç su ve dalyanlarımızdan 400 ton yılan balığı yakalanmıştır (DİE, 1997).

Yılan balıklarının büyük bir ekonomik önemi vardır. Özellikle fümesi sevilerek yenmekte olduğundan Avrupa’ya ihraç edilmekte ve ülkemiz için önemli bir döviz kaynağı oluşturmaktadır.

Bu çalışma, yılan balığı yetiştiriciliği için gerekli bilgilerin derlenmesi ile oluşturularak ülkemiz için konunun önemini açıklanmıştır. Bu bilgilerin ışığında hiç de azımsanmayacak potansiyele sahip olduğumuz yılan balığı yetiştiriciliği konusunda devlet desteği ile gerekli girişimlerin yapılması önem arz etmektedir.

Yılan Balıklarının Sistematikteki Yeri

Yılan balıkları modern sınıflandırmada balıklar sınıfının Apodes takımından kemikli balıklar alt sınıfıAnguillidae familyasına dahildirler. Günümüzde Anguilla cinsi içinde 19 tür bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemli yılan balığı türleri :

Avrupa yılan balığı        Anguilla anguilla

Amerikan yılan balığı    Anguilla rostrata

Japon yılan balığı          Anguilla japonica

Yılan balıkları gerçek bir balık türüdür. Diğer balıklar gibi galsamaları vardır. İskeletleri balıklara özeldir. Omur sayılarından tür ayırımı yapılmaktadır. Omur sayıları Avrupa yılan balığında ortalama olarak 115, amerikan yılan balığında 107 , japon yılan balığında ise 116 adet olarak tespit edilmiştir. Sadece  karın yüzgeçleri yoktur. Göğüs ve sırt yüzgeçlerine sahiptirler.

Pulları gelişmemiş ve pulsuz olarak kabul edilebilmekle birlikte vücutları üzerinde tek tük dağılmış pullara sahiptirler. Deri kalındır ve üzerinde  fazla miktarda mukus bulunur. Çenelerde ve vomer kemiğinde gayet ince tarak gibi dişler bulunur. Ayrıca karın yüzgeçlerinin yokluğu da yılan balıklarına özel bir durumdur. Yılan balıklarında diğer balıklarda olduğu gibi pektoral yüzgeçleri ve göğüs kemikleri de vardır. Alt çene, üst çeneden biraz daha uzundur. Baş solungaçların bulunduğu yarık ile son bulur. Solungaç kapağı oldukça küçüktür. Kuyruk bölgesi ise anüs ile başlar ve kuyruk sonuna kadar devam eder.

Aynı tür içinde olmakla beraber bölgelere göre renk ve baş şekli bakımından birbirinden biraz farklı olan yılan balıklarına sık sık rastlanır. Sonbaharda yakalanan büyük boylu yılan balıkları genel olarak parlak renklidirler. Sırtları koyudur, yanlar bakırımsı alt kısımları ise beyazımsı parlaktır. Bu balıklar cinsel olgunlaşma döneminde olan ve tatlı sulardan çıkarak Sargossa körfezine doğru üreme için göçe çıkmış olan gümüşi yılan balıklarıdır. Bu yılan balıklarından ayrı olarak pek parlak olmayan normal yılan balıkları yakalanır ki bunlar da sarı yılan balıkları olarak tanımlanır. Bu balıklar cinsel bakımdan olgunlaşmamışlardır. Devamlı yem almakta ve gelişme döneminde bulunmaktadırlar. Göç  döneminde bulunan gümüşi yılan balıklarının  sindirim organları boştur. Bu üreme göçleri sırasında vücutlarında biriktirmiş oldukları yağı, besin ve enerji kaynağı olarak kullanmaktadırlar. Avrupa yılan balıklarında baş yapılarına göre de bazı farklılıklar bulunmaktadır. Renk ve baş yapısı gibi farklılıkların yem, yaşadıkları ortam, cinsiyet, cinsel olgunluğa ulaşma dönemi gibi birçok faktör tarafından etkilendiği saptanmıştır.

Coğrefik Dağılım

Avrupa yılan balıkları yayıldıkları bölgeler, Kuzeyde 71. Güneyde ise 23. enlemler arasında bulunmaktadır. Kuzeye doğru çıkıldıkça da yılan balıklarına daha az rastlanır. Pratik olarak yapılan yılan balığı avcılığı da 63. Enlem dairesine uzamaktadır. Kuzey Rusya ve Kuzey Sibirya’da yılan balıklarına rastlanmaz. Afrika sahillerine bakıldığında ise , Cezayir kıyılarında bulunmasına rağmen aynı sahilde bulunan Senegal’de görülmez. Bazı göllerde çok az ve bazılarında ise hiç bulunmadıkları görülmektedir. Bu durum yılan balıklarının bu göllere ulaşma imkanları ile ilgilidir. Yılan balığının yayıldığı bölgeler incelenirse pek çok yayılma alanı görülür ve ulaşabildikleri yüksek sularda bile yaşadıkları saptanmıştır. En tuzlu suda, tatlı kaynak sularında, bataklık az tuzlu sularda yaşama imkanı bulurlar.

Amerikan yılan balıklarının, Avrupa yılan balıklarının çoğaldığı bölgelerde çoğaldıkları kabul edilmektedir. Kanada ve ABD kıyılarında yaygındırlar. Bu ülkelerde avcılık ve üretim az ve benzer düzeydedir.

Japon yılan balığı doğu Asya kıyılarında bulunan bir türdür. Üredikleri alan kesin olarak bilinmemekle birlikte Tayvan’ın güney kısımlarında çoğaldıkları tahmin edilmektedir. Tayvan’da Taipei, İlan, Kan, Changua, ve Pingtung şehirlerine yakın nehirlerde fazla miktarda elver yakalanmaktadır. Japonya’da ise Shizuoka bölgesi nehirlerinde elver avcılığı yapılır. Japonya’da yılda 50 ton dolayında elver  yakalandığı tahmin edilmektedir.

Avrupa Yılan Balığının Yaşam Döngüsü

Yılan balıklarının biyolojik döngüsünde başlıca üç nokta vardır.

- Bu üç yılan balığının yaşam süresi oldukça uzundur(Avrupa yılan balığında 15 yıla kadar)

- Yalnızca bir kez ürerler.

- Hayatlarının büyük bir kısmı tatlı sularda geçer. Denizde uzun bir göç süresi vardır.

Yumurtlama alanı 

Yılan balıklarının doğal ortamda üremesi gözlemlenememiştir. Ancak markalanan bireyler Atlantik okyanusunda takip edilmiştir (Tesch, 1973) ve pek çok avlama sahası ayrıntılı olarak incelenmiştir. Danimarkalı Schmidt 1904-22 yılları arasında yaptığı çalışmalar sırasında Avrupa yılan balığının yumurtalarını  Meksika körfezine bıraktıklarını ispatlamıştır. 

İlk göç

Avrupa yılan balıkları Bermuda adalarının güneydoğusunda tam olarak bilinmeyen bir derinlikte üremektedirler. En küçük larvalara (7 mm) 75 ile  300 metre derinlikler arasında  rastlanmıştır. Leptosefalus larvaları ilk bahar başında yumurtadan çıkarlar ve Golfstrim akıntıları ile Avrupa kıyılarına doğru göç ederler. Bu sırada 75 mm boya sahip olan leptosefaluslar metamorfoz geçirirler ve söğüt veya defne yaprağı şeklinden yılan balığını andırır silindirik bir şekil alırlar. Başlangıçta şeffaf bir görünümde olan yılan balıklarında , 7-8 ay sonra pigmentleşme gerçekleşir  ve akarsulara girerler.

Hayatlarının ilk dönemine denizde başlarlar ve bu aşamada planktonik bir hayat sürerler. Yavrular su hareketlerine karşı direnç gösteremezler. Yanlardan yassılaşmış bir vücuda sahip olan leptosefalusler büyük gözlere ve büyük dişleri olan geniş bir ağza sahiptirler. Bu aşamada karnivordurlar ve besinlerini zooplanktonlardan sağlarlar. Larvalar gece gündüz periyodunda, farklı derinliklerde bulunurlar. Geceleri yüzeye yakın yerlerde (35-130 metre) yakalanırken gündüzleri 300-600 metre derinlikler arasında dağılım gösterirler. Leptosefaluslar Avrupa kıyılarına doğru yaklaştıkça büyümelerini tamamlamış olurlar. İlkbahardan yaza kadar İspanyanın kuzey kıyısından, Feroe adalarının batı kıyılarına kadar dağılım gösterirler. Metamorfozu başlamamış bireylere metamorfozu devam etmekte olan bireylerin bulunduğu kıyılardan çok daha uzakta rastlanmıştır. Genel olarak leptosefaluslerin kıta sahanlığına yaklaşmaları iki buçuk yıl sonra olur. Yumurtadan şeffaf elver konumuna yaklaşık üç yılda gelmektedirler ( Tesch, 1987).

İlk Metamorfoz

Larvaların büyük bir çoğunluğu metamorfoz sürecini kıta sahanlığında, ağustos-eylül aylarında tamamlarlar. Bu metamorfozda aşağıdaki değişikliklere rastlanmaktadır.

- Ağırlık ve boyda meydana gelen bir azalma. Örneğin leptosefalus safhasında olan (tanesi yaklaşık 1,5 g) 75 mm boyundaki larvaların yaklaşık 700 tanesi 1 kg gelirken, elver haline geçmiş aynı boy larvaların yaklaşık on misli vücut ağırlıklarından kaybettikleri ve 7 000 tanesinin 1 kg geldiği görülür.

- Morfolojik değişimi, Söğüt yaprağı şeklinde yassı olan leptosefaluslar silindirik bir yapıya ulaşırlar. Bu şekildeki yılan balığı yavrularına elver adı verilir.

- Beslenme durur. Planktonik larvada bulunan dişler kaybolur.

- Ağırlığı azalır ve sindirim organları kısalır.

- Troid ve hipofiz etkinliğinin artması ile endokrin sistemin çalışmasının değişmesi, davranış değişikliğine, Gel-git akıntılarına ve tatlı sulara olan duyarlılığın artmasına ve iç sulara göç etmesine sebep olur.

Tatlı suya ilk göç (anadrom göç)

Şeffaf elverler su akıntılarını takip ederek kıyı  sularında toplanırlar. Metamorfoz ergin yılan balığına benzeyinceye kadar devam eder. Pigmentasyon sonucunda sırt kısmı zeytin yeşili kahverengimsi, karın kısmı sarımsı beyaz rengi alır.  Bu balıklara  “sarı”  yılan balığı denir.

Sarı yılan balıklarının tatlı suda büyümesi

On dört on beş  yıl kadar süren bu aşamada sarı yılan balığı az-çok yerleşik olarak beslenir ve barınır. Beslenmenin başlaması pigmentasyonun son safhasında ve ağırlık artışı başladığında ortaya çıkar. Beslenme karnivor olarak bentik omurgasızlarla ve belli bir boyu aştıktan sonra diğer balıklarla olmaktadır. Büyüme oldukça yavaştır.   Yılan  balığının gelişimi yaşadığı ortam şartlarına bağlıdır.  Dişiler, erkek bireylerden boy olarak daha uzun olup, erkekler 50 cm den küçük, dişiler 45-150 cm arasında, nadiren 200 cm boy ve 4-6 kg ağırlığa kadar ulaşmaktadırlar. Buna rağmen çoğunlukla, yakalanan  dişilerde ağırlık 250-400 gram ve boy 70-80 cm kadardır. Gonatların dişi yönünde gelişmeye başlaması 15-20 cm. den itibaren olmaktadır. Cinsel farklılaşmanın başlıca belirtileri cinsiyet organları üzerinde görülmez. Büyümedeki farklılaşma ve erkek bireylerin nehir ağızlarında kalırken dişi bireylerin kaynağa yakın yerlerde bulunması ile cinsiyet ayırt edilir. Göç etme eğilimindeki bu farklılaşma çok erken safhalarda, şeffaf elver  yada elver aşamasında görülür.

İkinci metamorfoz

Deniz suyuna geçmek üzere ikinci kez ortam değiştirmeleri sırasında yılan balıklarında oluşan morfolojik değişiklikler  beş başlık altında toplanabilir.

- Kahve rengi ve zeytin yeşili olan  vücut rengi  değişir, karın gümüşi beyaza döner. Sırt ve yüzgeç rengi koyulaşır. Dalgalı renklenme kaybolur. Yılan balıklarının tüketici tarafından en çok talep edildiği şekli gümüşi yılan balığı safhasıdır.

- Etlerindeki yağ oranı artarak vücut ağırlığının  % 30’ unu  geçebilir. Bu yağlanma yılan balığının Saragossa’ya doğru yaptığı uzun göçe dayanmasını sağlar.

- Tesch’e göre göz çapı iki katı kadar artar. Bu sayede daha az riskli bir yolculuk yapar. Bununla birlikte ışıktan kaçma davranışı ortaya çıkar.

- Pektoral yüzgeçler yuvarlak şekillerini kaybederek erken olgunluk döneminde sivrileşirler.

- Son olarak olgunlaşmanın ilerlemesi ile cinsel organlar gelişir. Vücutlarında çok fazla  yağ depolarlar. Diseksiyon yapılarak cinsiyet teşhis edilebilir. Gonatların  gelişimi deniz ortamına geçtikten sonra gerçekleşir.

İkinci göç ( katadrom göç)

Bu, yılan balıklarının doğduğu yere geri döndüğü üreme göçü olup, Anguilla anguilla için 5000 km. dir. Gümüşi yılan balıkları sonbaharda, tatlı suları terk ettiklerinde gonatlar hala tam olarak olgunlaşmamıştır. Gümüşi yılan balığının denizdeki yaşamı çok az bilinmektedir. Tatlı suda yakalanan örneklerde sindirim sisteminin köreldiği ve işlevini yitirdiği gözlenmiştir. Gümüşi yılan balıkları Saragossa’da ki yumurtlama alanına ulaşıncaya ve gonatlarının tam olgunlaştığı süreye kadar denizde beslenmeden hayatta kalabilmektedirler. Hayatlarında bir kez yaptıkları üreme sonucunda yaşam süreçleri  son bulur. Yılan balıklarının bu göç sırasında yönlerini nasıl buldukları günümüzde hala bilinmemektedir. 

Avrupa yılan balığı yetiştiriciliği

Yılan balığı yetiştiriciliğini etkileyen üç önemli zorluk bulunmaktadır.

·        Damızlıktan itibaren üretimi gerçekleştirilememektedir. Bu yüzden yetiştiriciler doğal ortamdan yakalanacak yavruları kullanmak zorundadırlar. Doğadan yakalanan yavru miktarı da bir yıldan diğer yıla büyük oranda değişiklik gösterir.  Yavruların yakalanması şeffaf elver aşamasından itibaren başlamakta, daha sonraki aşamalarda da devam etmektedir. Örneğin, Fransa’da  Languedoc kıyılarında yaklaşık 25 g ağırlığında  yılan balığı yavruları yakalanmaktadır ( 9-13 Frank/kg ). Bu aşamada farklı yaş  ve sağlık durumunda bireylerin bulunması, balıkların aynı kökenden gelmemesi, yem dönüşüm katsayısını yükseltir. Bu  da besleme maliyetini artırmaktadır.

·     Tür içi rekabet fazladır. Büyük bireyler özellikle yem alımı sırasında populasyon üzerine baskınlık kurarak küçük bireylerin yeme ulaşmalarını güçleştirirler. Bu da stres olayının ortaya çıkmasına sebep olur. Yetiştirici bu durumda boy dağılımının homojen olmasını sağlamak için yavru  aşamasında 3-5 haftada bir sınıflama yapmak zorundadır. Zira  bu tür içi rekabet kanibalizme kadar gidebilmektedir. Bunu ortadan kaldırmak için yapılan tüm müdahaleler populasyonda belli bir strese yol açmaktadır.

·        Yoğun yetiştiricilikte karma yemi en iyi şekilde ete dönüştürerek eşit büyüyen bireylerin elde edilmesi gerekmektedir. Ancak bu pahalı bir besleme gerektirir. Yılan balığının çok kaygan olması, avlanmasını ve el ile tutulmasını güçleştirir. Halbuki yılan balığı yetiştiriciliği oldukça fazla el işçiliği gerektirir. Yılan balığı yetiştiriciliği  özellikle Uzakdoğu’da önemli bir yer tutmaktadır.

Ekstansif Yılan Balığı Yetiştiriciliği

Yılan balığı yetiştiriciliğini iki kısımda incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi Avrupa’da yapıldığı gibi yılan balığı yavrularının stoklanması ile üretim sağlanmasıdır. Bu yol ekstansif üretim olarak adlandırılır. Satın alınan elverler çeşitli göl veya akarsulara bırakılır. Bu yöntemle Hollanda ve Almanya’da yetiştiricilik yapılmaktadır.

Kuzey İtalya’da Venedik yakınlarında Comacchio gölü yetiştirme merkezidir. Burada etrafı çevrili 32 000 hektar  “valli”lerden 1 000 ton/yıl balık elde edilmektedir. Vallilere tatlı ve tuzlu su girişi kontrollü olarak verilmektedir. Elverler buraya ya kendileri gelirler veya sahilden yakalanarak getirilirler. Verimliliğin artırılması için yapay yemle beslemeye de başlanmış, üretim veriminin  5-20 kg/dekar arasında  olduğu bildirilmiştir. Kuzey İrlanda’da nehirlerde tuzaklarla yakalanan elverler 38 000 hektarlık çeşitli göl ve göletlere bırakılarak yılda 800 ton üretim sağlanmıştır. Macaristan’da İrlanda ve Fransa’dan satın alınan elverler, Balata, Valence ve Ferta göllerine  bırakılır. Stoklamanın  hektara 400 elver olduğu 6 yıllık bir gelişmeden sonra balıkların ortalama 650 grama ulaştığı bildirilmiştir. Fransa’da ise Marsilya yakınlarındaki 8 000 hektarlık alanda 70 ton/yıl yılan balığı elde edilmiştir.

Ülkemizde çeşitli yerlerde avcılığı yapıldığı gibi bu yerlerde gelişen balıklar hasat edilerek üretim sağlanır. İzmir körfezindeki bazı dalyan işleticileri güney bölgelerinden temin ettikleri yılan balığı yavrularını dalyanlara bırakarak üretimi artırma girişiminde bulunmuşlardır.

Ülkemizde avcılığı yapılan yılan balıkları genel olarak bazı göl ve nehirlerden sağlanmaktadır. Yılan balığı üretiminde önde gelen göl ve nehir dalyanları : Bafa gölü ve buna bağlı Menderes nehri, Gölmarmara, az miktarda diğer sulardır. Yıllık yılan balığı istihsalimiz DİE verilerine göre  1991 yılında 603 ton, 1995 yılında 780 ton, 1997 yılında ise 400  tondur.

Yılan balığı yetiştiriciliği Japonya’da 1970 li yıllarda başlamış olup karma yemlerin kullanıldığı yoğun yetiştiriciliğe dönüşmüştür. 1990-91 yılı verilerine göre Japonya’da  Anguilla anguilla 1500 ton, A. japonicaüretimi 40 500 ton  olarak elde edilmiştir. Tayvan’da da son yıllardaki üretim çalışmaları ile 52 500 ton  A. japonica  elde edilmiştir.

Almanya, Fransa ve İtalya’da  yılan balığı yetiştiriciliği konusunda bazı girişimler yapılmışsa da Uzakdoğu’da olduğu gibi yaygın bir gelişme ortamı sağlanamamıştır.

Avrupa Yılan balığı elverleri

Avrupa yılan balığına  hemen hemen sıcak su akıntılarının ulaştığı tüm kuzey Avrupa nehirlerinde rastlanılmaktadır. Ayrıca Akdeniz’de pek çok nehirde de görülür. Ülkemizde Büyük Menderes nehri ve bu nehirle bağlantılı olan Bafa gölünde, Küçük menderes ve Gediz, Bakırçay nehirlerinde,  Adıyaman Gölbaşı, Silifke’de Göksu nehrinde, bu nehirle irtibatlı Akgöl ve Kuğu göllerinde, Marmarada Kocabaş, Gönen ve Susurluk çaylarında yılan balığı mevcuttur. Akdeniz ile irtibatlı nehirlerde görülen, yılan balığı tüm Cebelitarık boğazını geçerek bu nehirlere ulaşmaktadır. İtalya’da   özellikle Kuzey Adriyatik’te ve Venedik yakınlarındaki dalyanlarda fazla miktarda yılan balığı bulunmaktadır. Elverlerin en çok yakalandığı ülkelerden biride Fransa’dır. Özellikle Biskay körfezinde Loire ve Girondo nehirlerine büyük miktarlarda girdikleri gözlenir. Fransa’nın yılda, bu bölgesinde 800 ton dolayında elveri yakalayarak pazarladığı tahmin edilmektedir. İrlanda da Eire ve Shonnon nehirlerinde yakalanan elverler, iç göllere stoklanmasında kullanılmaktadır. İngiltere’de Severn nehri ve daha az olmak üzere Poraft nehirlerinde de elver avcılığı yapılır. Avrupa kıtalarında elverlerin periyodik olarak görülmesi yıllık olmakla beraber Bertin isimli araştırıcıya göre 6 yılda bir tekrarlanan  durum arz etmektedir.  Bir yıl az miktarda elver avlanırsa gelecek yıl bir azalma olduğu belirtildiği gibi, 3 yıl bir yükselme izlenip bunu takip eden 3 yılda ise bir azalma görülebildiği kaydedilmektedir.

Elverlerin leptosefalus safhasından yılan balığı şeklini almaları döneminde izlenen en önemli değişiklikler şeffaflığın kaybolması ile uzunluk ve ağırlığın azalmasıdır. Kıyılara ulaşan larvaların kıyılara ulaşma periyodunda ilk gelenlerin sonra gelenlerden daha iri cüssede oldukları bilinen bir durumdur. Hatta ilk gelenlerin en son gelenlerden 6 mm daha kısa oldukları saptanmıştır. İlk yakalandığında şeffaf olan elverlerin bir süre ışıklı ortamda tutulduklarında vücutlarında hemen pigmentleşme başladığı ve renginin koyulaştığı görülmektedir.

Elverlerin Göçüne etkili olan faktörler 

Su Sıcaklığı 

Elverlerin göç etmesine etkili olan faktörlerden biri su sıcaklığıdır. Ilık sularda elverlerin nehirlere göçünün daha erken ve hızlı olduğu bilinmektedir. Sıcak denizlerde elver görülmesinin, soğuk denizlere nazaran daha erken olduğu bilinmektedir. Fakat bazı yerlerde bunun tersi durumlarda zaman zaman izlenebilmektedir. Avrupa kıyılarında elverlerin ilk görüldüğü dönemlerde su sıcaklığının 4 °C dolayında olduğu ve su sıcaklığı 1 °C düştüğünde hareketlerinin azaldığı gözlenmiştir. Havanın ılıklaşması elverlerin su yüzüne yaklaşmalarına dolayısıyla avcılığının daha kolay olmasını sağlamaktadır.

Işık

Yılan balığı yavrularının nehirlere ilk ulaşmalarında ışığın dağıtıcı bir etkisi olduğu görülmektedir. Sadece geçiş dönemlerinde ışığa doğru hareket ettikleri görülmektedir. Hatta bazı balıkçılar, bu dönemde av yerinde elverleri su yüzeyine çekmek için ışık kullanırlar. Açık bir ay ışığı gecesinde elverler zemine yakın derinlikte hareket ederler. Pratik avcılıkta avrupa yılan balığı elverleri, genel olarak karanlık gecelerde yakalanır. Özellikle nehirlere girişlerin en yoğun olduğu periyotta, gece elver avcılığı çok daha verimli olur. Fakat med-cezir olaylarında su yükselmesinin en fazla olduğu günlerde, gündüzleri de elver göçü olur. Fakat elver miktarı geceye oranla daha azdır. Elverler genel olarak gündüzleri kum içine girerek yada kayarak, taşlar altında saklanarak günlerini geçirirler.

Med-cezir

Avrupa ve Japonya’da elverlerin en çok yakalandığı zaman genel olarak su yükselmesinin en fazla olduğu dönemlerde, su yüzeyine yakın olan kısımlardır. Severn nehrinde su yükselmesi ile elver girişi arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Bunun yanında Akdeniz’de bir çok nehirde med-cezir olayları az olmakla birlikte elver girişini sağlamaktadır.

Tatlı su

Elverlerin nehirlere girişi daima suyun tuzluluğunun azalması ile ortaya çıkar. Denizlerden gelen elverler için nehirlerden gelen tatlı sular cezbedici bir rol oynar. Nehirlerin döküldükleri noktada tuzluluğun düşmesi ve ani yağan yağmurlar ile nehir sularının artması, nehirlere olan yönelişi daha da çabuklaştırır.

Rüzgar

Japonya’da, nehirlere elverlerin girişinde güney rüzgarlarının esmesi, su sıcaklığının 8-10 °C olması ve bir gün önce yağmur yağmış olmasının etkili olduğu bildirilmektedir.

Elver  Yakalama Yöntemleri

Elver yakalamada uygulanan yöntemler bakımından ülkeler bölgeler ve nehirler arasında farklılıklar vardır. Bazı yerlerde kepçeler, bazı yerlerde tuzaklar, bazı yerlerde ise ekosaundrlardan yararlanarak avcılık yapılır. İngiltere’de elverler 1 metre uzunluk 60 cm genişlik ve 60-70 cm  derinliği olan 1.5 mm göz açıklığında kepçelerle avlanırlar. Avcı kepçeyi akıntı yönünde ve mümkün olduğu kadar kıyıya yakın tutarak yüzeye yakın su sathında geceleri elver yakalamaya çalışır. Kepçe suda 5 dakika kadar tutulur ve sonra kaldırılır. Daha sonra yakalanan elverler stok yerine alınarak pazara sevk edilirler.

Kuzey İrlanda da nehir yatağında yavrular belli bir alana yönlendirilir ve buradaki tuzaklarla avlanır. Bu yöntemin en iyi tarafı bölgeden geçen elverlerin tümünü yakalayabilmesidir. Bonn nehrinde bu yöntemle bir mevsimde  5-6 ton elver yakalanabildiği bildirilmektedir. Fransa’da elver yakalama işleri büyük nehir ağızlarında bir motor ile hafifçe çekilen ağlar ile yapıldığı gibi kıyılardan da yürütülmektedir. Bazı tekneler balık bulucu elektronik aletlerden yararlanırlar.

Fransa’da yakalanan elverlerin çoğunluğu Japonya’ya ve bir kısmı da Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Fransa genelindeki nehirlerde 1970 yılında toplam  1 345 ton yavru yakalanırken, bu rakam 1982 de 500 ton dolaylarına düşmüştür. 1 kg da yaklaşık 3 000 adet elver bulunmaktadır. Elverlerin nehirlere giriş zamanı tüm bölgelerde aynı değildir. örneğin Avrupa’da batı İspanya sahillerine aralık-ocak, Severn nehrine ise nisan-mayıs aylarında, Fransa Biscay ve Britany de ocak-mart aylarında girmektedirler.

Yılan balığı yavrularının belirli bölgelere farklı zamanlarda gelmelerinin iki esas nedeni vardır. Birincisi üreme bölgelerine yakın olan bölgelere daha erken ulaşmasıdır. İkincisi ise yılan balığı yavrularının sıcaklığı 8-10°C den daha az olan nehirlere girmek istememeleridir. Örneğin Avrupa yılan balıkları Atlantik kıyılarına aralık aylarında ulaştıkları halde suyun soğuk olması nedeniyle nehirlere girmezler, suların ısınması için mart ayına kadar kıyılarda beklerler. Tropikal bölgeler ele alındığında, genellikle yılan balığı yavrularının nehirlere girişi ilkbahar başında olur. Nehirlere giren yavruların büyüklüğü bölgelere göre farklılık arz eder. Leptosefalus safhasından metamorfoza uğrayarak normal yılan balığı şekline giren yavrular, tatlı sulara girinceye kadar yem almazlar. Bu nedenle nehirlerin ısınmasını beklerken ağırlık kaybederler. Bunun sonucu nehirlere geç giren yavrularda canlı ağırlık daha azdır. Akdeniz’de İtalya nehirlerine giren elverlerin canlı ağırlığı, yaşıtları olan İspanya nehirlerine girenlerden daha azdır. Elverlerin nehirlere girişi özellikle suların yükselmesi sırasında en fazla olur. Elverler sadece geceleri yüzerler ve kıyılara yakın hareket ederler. Severn nehrindeki bir balıkçının sadece bir kepçe ile bir seferde 25 kg yılan balığı yavrusu tuttuğu ve bu miktar yavrunun 87 500 bireyden oluştuğu bildirilmiştir. İrlanda’da ise Bonn nehrinde kurulan özel avlanma yerinde yılda 23 milyon adet elver yakalandığı kaydedilmişti. Elverler oldukça nazik canlılardır. El ile tutulmamaları gereklidir. Kepçe ile yakalanan yavruların hemen bir ağ kafese veya bir tanka alınarak temiz suda bekletilmeleri ve süratle yetiştirilecekleri yerlere ulaştırılmaları gereklidir. Aralık-şubat aylarının soğuk günlerinde yakalanacak yavruların taşınmasında dikkatli olmak gereklidir.

Elverlerin Bekletilmesi ve Taşınması

Elverler yakalandıktan sonra pazara veya yetiştirme yerlerine nakledilmeden önce özel tanklarda bir süre tutulurlar. Bu hem yeterli miktarda yavrunun toplanabilmesi için yeterli zamanın sağlaması, hem de yeni ortama konulmadan önce gerekli uyum ortamını oluşturmayı sağlar. Ayrıca bu sırada dayanıksız balıklar ölür sağlıklı ve kuvvetli balılar kalır. Yavrular elver tanklarında en az iki en çok beş gün kalırlar. Daha erken nakillerde ölüm oranı artar. Elverleri bu tanklarda uygun ortamda tutabilmek için devamlı akan tatlı suya ve havalandırmaya ihtiyaç vardır. Tankların üzeri örtülü olmalıdır. Bu amaçla yavruların duvarlara tırmanarak kaçmasını önlemek için, fiberglas tanklar kullanılmalıdır. 2x2x0.6 m boyutlarındaki böyle bir tanka 100-125 kg elver konulabilir. Günlük veya saat başına bakım, beyaz denen ölü balıkların tanklardan alınmasıdır. Ölüm oranı % 5 veya daha fazla olabilir. Ölümün  çok olması elverlerin tanklara konulmadan ve soğuk bir gecede kova ve leğenlerde uzun süre tutulmasından ileri gelebilir. 2-5 gün içinde ölüm nedeniyle toplam ağırlığın % 15 i kaybedilebilir. Nakilden bir gün önce yemleme kesilir.

Yılan balığı yavrularının taşınmasında bir kaç yöntem uygulanır. Birincisi özel havalandırılabilen tankerlerle yapılan taşımacılıkta ortalama 17 tonluk bir su kütlesi ile 1 ton elver taşınabilir. Taşıma suyunun yarı tuzlu olması faydalıdır. İkincisi, dip kısmı bezli kutular veya içinde oksijen ve su konulmuş naylon torbalarla taşıma yapılabilir. Üçüncüsü ise hava yolu ile yapılan taşımacılıkta genel olarak strafordan yapılmış malzemeler kullanılır. Bu malzemeler hafif olduğu gibi yavruları  ani sıcaklık değişimlerinden korur. Her biri 0.5 kg bir tavada 1 kg elver taşınabilir.  Bu taşımacılıkta buz kullanılmaz. Nakilde önce elverler 6 °C ye kadar soğutulurlar ve ıslak kalmaları için çok az su ilave edilir.

Yılan Balığı yetiştirme Yöntemleri

Yılan balığı kültüründe beş ayrı metot kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları deneme çalışmaları olup büyük ölçüde yetiştiricilikte kullanılmamaktadır.

Durgun Su Yöntemi

Japonya ve Tayvan’da kullanılan en eski ve yaygın olan metottur. Balıkların oksijen ihtiyaçlarını su içindeki fitoplanktonlar ile karşılanması bu yetiştirmenin temel prensiplerinden biridir. Geceleri oksijen miktarını çok dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerekir. Özellikle fazla balığın stoklandığı, suyun sıcaklığının fazla olduğu dönemlerde, konunun önemi daha da artmaktadır. Suya oksijen kazandırmak için suyu karıştıran makineler yada basınçlı hava veren düzenek  kullanılır. Bu yetiştirme yönteminde havuzlara çok az (%10) su verilir. Verilen suyun havuz suyunu karıştırmaması havuzun bir köşesinden girip, diğer köşesinden dışarı çıkması sağlanır. Böylece havuzdaki plankton varlığının korunması ve suyla sürüklenip gitmesi önlenmiş olur. Bu yetiştirme yönteminde metre karede 2- 4 kg balık yetiştirilebilir. Başarılı bir yetiştirme için su sıcaklığının 23-30 °C arasında olması gereklidir. Bu şartlarda iki yıl veya daha az sürede 150-200 grama ulaşması gerekir. Bu ağırlığa Tayvan’da 1,5 yılda , İngiltere’de 4 yılda, Japonya’da 2 yılda ulaşır. Güney Ege ve Akdeniz’de yılın 8-9 ayı su sıcaklığı 20 °C den yukarıda tutulabileceğinden yılan balığı yetiştiriciliği bu bölgelerimizde karlı olabilir. Yılan balıklarına 12 °C  nin altında yem verilse dahi gelişme olmaz. Bu yetiştirme yönteminde havuz alanı 3-4 dekar arasında tutulur.

Akarsu Yöntemi

Akarsu yönteminde havuzların alanı 150-300 m² dir. Bu yöntemin uygulanacağı yerde fazla miktarda tatlı su veya deniz suyunun olması gerekir. Birim sahada yetiştirilebilecek balık miktarı verilebilecek oksijene, dolayısıyla suya bağlı olarak değişir. Yöntemin başarılı olabilmesi için su sıcaklığının 23 °C üzerinde olması gerekir. Bu yetiştirme yönteminde üretime alınacak balıkların başlangıç olarak ağırlıklarının yaklaşık 30 g. olması tavsiye edilmektedir. Çünkü suyun hızla değiştiği ortamda yavrularda gelişme iyi olmamaktadır. Bu yöntemle yetiştiricilik yapan işletme sayısı oldukça azdır.

Ağ Kafeslerde Yetiştirme Yöntemi

Japonya’da ağ kafeslerde yapılan sazan ve alabalık yetiştiriciliğinin aynısıdır. Bu amaçla bu havuzlar iç sularda ve göllerde kullanılmaktadır. Japonya’da Şizouka balıkçılık deneme istasyonunda derinliği 1,5 m olan 8 mm göz açıklığında ağlar ile ağ havuzlarda yapılan deneme oldukça olumlu sonuçlar vermiştir. Bu denemede toplam 23,3 kg yılan balığı konulmuş, 38 gün sonra 38,6 kg balık, ortalama 180 g ağırlıkta hasat edilmiştir. Bu çalışmada dondurulmuş uskumru eti kullanılmış olup, yem dönüşüm katsayısı 7,35 bulunmuştur. Bu denemede ortalama su sıcaklığının 25,5 °C,  tuzluluğun %0 21, birim alandaki verim 7,7 kg olarak tespit edilmiştir.

Tünel Yöntemi

Bu metotla ticari bir işletme kurulmamış olmakla beraber tünel yöntemi ile yılan balığı yetiştirilebileceği denemelerle gösterilmiştir. Bunda amaç, yılan balığının karanlık saklanacak yeri bulunan doğal ortamına benzeyen bir alanın sağlanmasıdır. Bunun için balıkların gündüz saklanmasının mümkün kılacak karanlık tüneller suya yerleştirilir. Havuzlarda ılık akarsu yöntemi kullanılmıştır.

Tablo 1 : Tünel yöntemi ile yılan balığı yetiştiriciliği yapılan bir denemede gelişme sonuçları.

Yetiştirme Periyodu

Başlangıç Ağırlığı (kg)

Hasat ağırlığı (kg)

Verilen Yem Miktarı (kg)

Artış % si

Yem değerlendirme

30 gün

11.0

15.6

22.4

142

4.87

30 gün

15.6

21.6

26.6

138

4.43

30 gün

15.5

18.3

20.8

118

7.43

30 gün

13.1

17.0

14.1

130

3.62

Sirkülasyon Yöntemi

Devamlı olarak sirküle edilen suyun kullanılması, yetiştirme çalışmalarında olumlu sonuçlar alınmıştır. Bu tür bir çalışmada iki adet havuz kullanılır. Bunlardan biri yetiştirme havuzu diğeri filtre havuzudur. Yetiştirme havuzunda kullanılan su devamlı olarak bir motopomp vasıtası ile filtre havuzuna gönderilir. Filtre havuzunda suyun fiziksel temizlenmesinin yanı sıra biyolojik temizleme de gerçekleşir. Filtre kumu ve taşlarındaki bakteriler balıkların atıklarındaki nitrit, nitrat ve amonyak gibi toksik kimyasal bileşikleri azota kadar indirgeyerek zararsız hale getirirler. Bu tür bir çalışmanın başarılı olabilmesi için kullanılan havuzların kapasitesi, filitrasyon yüzeyi, filtre yapan temizleyici kütlenin kalınlığı, kullanılan pompaların kapasitesi, su kalitesi, sudaki oksijen miktarı, sıcaklık ve artık yemlerin temizlenmesi gibi pek çok konuyla ilgilidir. Bu tür bir yetiştirme yöntemi, ancak kullanılacak suyun kısıtlı olduğu yerlerde düşünülebilir. Bu yöntemle küçük bir alanda fazla miktarda balık üretimi mümkün kılınabilir.

Yılan Balığının Durgun Su Yöntemi ile Üretimi İçin Alan Seçimi

Yılan balığı yetiştiriciliği yapılacak bir alanda aşağıdaki koşullar aranır:

- Öncelikle yeterli su bulunmalıdır. Bu su bir nehirden veya yeraltından sağlanabilir. Basit bir ifade ile 10 ton balık üretimi için günde 250 ton su gerektiği söylenebilir.

- Su berrak veya az bulanık olmalı, ancak herhangi bir kirlenme söz konusu olmamalıdır. Az  alkali veya nötr sular tercih edilir. Asitli sular yılan balığı için uygun değildir. içerisinde doğal olarak yılan balığı bulunan nehir veya göl suyunun ideal olduğu söylenebilir.

- Arazini konumu havuzlardaki suyun tam olarak boşaltılabilmesini mümkün kılmalıdır.

- Toprak az geçirgen olmalıdır. Bu nedenle tabanın killi olması istenir.

- Üretim havuzlarının iyi güneş alması oksijen üretici fitoplanktonların üremesi bakımından yararlı olur.

- Üretim alanının rüzgarlara açık olması suyun yüzeyi ile oksijen alışverişini kolaylaştırır.

- Enerji sağlamada ve ulaşım şartlarında zorluk olmamalıdır.

- Herhangi bir sel tehlikesi olmamalıdır.

Japonya’da yılan balığı üretimine uygun olan su kaynağı ve nehir yakınlarında çok geniş yılan balığı yetiştirme alanları oluşmuştur. Bir çok işletmenin yan yana olması ekonomik ve diğer konularda faydalar sağlamıştır. Özellikle kurulmuş olan kooperatifler, işletmelerin pek çok ihtiyacını karşılamakta ve ürünün kar getirecek fiyatta satılmasını sağlamaktadır. Ayrıca bölgelerde devletin açtığı deneme istasyonları üreticinin sorunları yönünde çalışmalar yaparak devlet desteği sağlamaktadır.

Yılan Balığı İşletmelerinin Kurulması

Yılan balığı üretiminde çok başarılı olan uzak doğuda genel olarak durgun su yöntemi kullanıldığından bu yetiştirme yöntemi hakkında bilgi sunarak konu açıklanmaya çalışılacaktır. Yılan balığı üretiminde kullanılan havuzları dört grupta toplayabiliriz. Bunlar :

1. Birinci elver havuzları ( genellikle sera içerisinde )

2. İkinci elver havuzları ( genellikle sera içerisinde )

3. Yavru balık havuzları

4. Üretim havuzları           

Birinci ve İkinci Elver Havuzları

Bu havuzlar genellikle sera içinde inşa edilir. Su sıcaklığı 25 °C de sabit tutulur. Böylece ilkbaharda yakalanan yavruların ilk gelişme dönemlerinin hızlı olmasına çalışılır. Yeni yakalanan  elverler bu havuzlarda bir ay süre ile yetiştirilebilirler. Havuzlar 60 cm derinlikte ve 5 m çapında yapılır. Havuza verilen su kenardan ve hızlı olarak verilerek havuz içinde dairesel bir hareket elde edilmeye çalışılır. Havuzun orta kısmındaki bir boru ile fazla su tahliye edilir. Bir aylık dönemini burada tamamlayan elverler ikinci elver yetiştirme havuzuna alınırlar. İkinci elver havuzuna alınan yavrular 8-12 cm boyundadırlar. Havuzların ölçüsü 30-100 m. civarında olabilir. Derinlikleri ise 1 m dir. Her iki elver yetiştirme havuzuna da bol miktarda hava verilir. Elver havuzlarına verilen suların çok temiz olması gerekir. çünkü elverler çok hassastır. Yılan balığı yaşlandıkça dayanıklılığı artar.

Yavru Balık Havuzları

Yavru balık havuzları genellikle yuvarlak yapılır. Genişlikleri 200-300 m derinlikleri ise 1 m tutulur. Dip yapısının çamur olması gerekir. Yağmurlu gecelerde yılan balığı yavrularının kaçmaması için havuz kenarlarının beton olması arzu edilir. Özellikle küçük yavrularda kaçma eğilimi fazladır. Bu nedenle küçük yavruların bulunduğu havuzun kenarları içe doğru meyilli yapılarak kaçmaları engellenmeye çalışılır.  20 cm yi geçen yılan balığı yavruları pek fazla kaçma eğilimi göstermezler.

Üretim Havuzları

Bu havuzlar Japonya’da eskiden 6-10 dekar veya daha geniş şekilde yapılırlardı. Fakat son yıllarda daha küçük 2-3 dekarlık havuzlar tercih edilmektedir. Buna neden olarak yemleme ve hastalıklarla mücadelenin küçük havuzlarda daha kolay olması gösterilmektedir. Hatta son yılarda havuz alanı 500-1 000 m2 ye kadar küçük tutma eğiliminin arttığı gözlenmektedir. Özellikle Tayland’da bu eğilim daha fazladır. Doğal olarak akarsu yönteminin uygulandığı üretimlerde havuzlar durgun su yöntemine oranla daha küçük tutulur.

Üretim havuzlarının derinliği 80-100 cm dolayında olmalıdır. Bu derinlik suyun girdiği bölgede 80-100 cm, suyun boşaltılacağı yerde 120 cm dolayında olabilir. Kenarları balıkların toprağı oyarak  kaçmalarını engelleyecek şekilde taş, beton veya briketten yapılmalıdır.

Havuz tabanının balıkların oyup girebileceği şekilde çamurlu olması uygun olur. Daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi havuzun bir köşesinde su giriş ve çıkışının yapıldığı bir kısım bulunur. Suyun boşaltılmasında özel sistemler uygulanması lazımdır. Çünkü yılan balıkları kaçma eğilimi çok fazla olan ve fırsat bulduğu her yerden geçebilen balıklardır. Bu nedenle dikkatli olmak gereklidir. Aşağıda bu amaçla kullanılan bir su tahliye sistemi sunulmuştur. Durgun su yönteminin uygulandığı yılan balığı işletmelerinde verilen su miktarı çok az olduğundan su  tahliyesinin kontrolü kolaylıkla yapılabilir.

Bazı işletmelerde su boşaltımı havuzun sonundaki bir boru ile yapılır. Bu boru sayesinde hasat zamanında balıkların kolayca toplanmasında da yararlanılabilir. Bazı işletmelerde ise su boşaltım yeri yapılmaz. Bu tip işletmelerde her gün motopomp ile fazla su boşaltılır.

Yılan balığı üretim havuzu kıyısında bir adet yemleme yeri yapılması gereklidir. Bu kısım 3x3 m ebadında ve üzeri kapalı olarak yapılır. Bu yemleme yerinin alt kısmı su yüzeyine doğru açıktır. Buradan bir kap içine konulan balık yemi suya sarkıtılır. Balıklar gündüzleri dahi loş olan bu yere gelerek rahatça yem alırlar. Bu yemleme yerleri genellikle su çalkalanmasının fazla olduğu aeratörlerin yanına kurulur. Böylece yemleme zamanında bu kısımda fazla miktarda toplanan balıkların artan oksijen ihtiyaçları karşılanmaya çalışılır.

Elverlerin beslenmesi

Yılan balığı üretiminin gerçekleştirilememesi nedeniyle, yetiştirilecek yavrular doğadan yakalanmak zorundadır. Ön büyütmede elverlerin mümkün olan en kısa sürede doğal yemden karma yeme geçişi gerekmektedir. Yetiştiricilik şartlarına en iyi uyum sağlayanlar seçilmelidir. Ergin yılan balıkları ile yavru yılan balıklarının beslenmeleri arasında önemli farklılıklar vardır. Özellikle ergin yılan balığı yeminde  yağ oranı yüksek tutulması gerekirken, yavru  balık yeminde bunun tersi bir uygulama vardır. Özellikle yeni yakalanan ve 6 000-7 000 tanesi 1 kg gelen elverlerin ağızları küçük olduğu için her yemi almak istemezler ve karma yem almaları ilk günlerde zor olmaktadır. Doğal ortamdan havuzlara alınan yılan balıkları doğrudan bu rasyonlarla beslemeye alınmaz. Şeffaf elverden, elver konumuna geçinceye kadar, yılan balıklarının yapay yeme adaptasyonu için taze sardalye kullanılması sık görülen bir uygulamadır. Başlangıçta sardalyeler bütün olarak, daha sonra balık unu ile karıştırılarak verilmektedir. Karışımdaki taze sardalye oranı tedrici olarak azaltılır ver birkaç hafta sonunda karışımdan tamamen çıkarılır. Diğer bir yöntem de ise başlangıçta küçük toprak solucanları küçük karidesler, tubifeks ve dafnia gibi canlı yem kaynaklarından yararlanır. Bu yemler tercihen geceleri bir sepet üzerine konularak verilir. 

Yemlemenin sabah 8:00 ile öğleden sonra 14:00 arası yapılması en uygundur. Elverlere tubifeks verilmeden bir saat süre ile %0 2 oranındaki sulfamonomethoksine solüsyonunda tutulur ve yıkandıktan sonra kullanılır. Bir  kaç günlük veya tercihen haftalık bu tür beslemeden sonra diğer yemlere geçilmeye çalışılır. Elver yemlemesinde önemli bir konu da elverlerin aynı boylarda olmasıdır. Eğer küçük ve büyük balıklar aynı yerde kalırsa kanibalizm başlar. Aynı zamanda büyük balıklar küçük balıkların yem almasına da engel olur.

Suyun Fiziko-kimyasal özellikleri

Sıcaklık

Su sıcaklığı büyüme oranını etkileyen en önemli faktördür. Yılan balığının 12 °C nin altında yem almadığı havuz tabanında hareketsiz kaldığı bilinmektedir. Bu sıcaklığın üzerinde balıkta yem alma arzusu artar ve gelişme hızlanır. Yem dönüştürme oranının en iyi olduğu sıcaklı 23 °C dir.

Elverlerin gelişmesi 15 ile 25 °C arasında gerçekleşmektedir. Avrupa yılan balığı için optimum sıcaklık 23°C , Japon yılan balığı  için 26-27 °C dir (Querellou, 1974). Avrupa yılan balıkları yaşları ilerledikçe daha düşük sıcaklıkları tercih ederler.

Descampes ve diğ. (1980), atom enerjisi santrali soğutma suyunda yaptıkları bir çalışmada, 15-27 °C arasında tutulan havuzlarla başlangıç ağırlıkları 13 g olan yılan balıkları 25 ay sonunda 210 g, ısıtma uygulanmayan kontrol grubunda ise (7-19 °C arası) 64 g canlı ağırlığa ulaşmışlardır. Isıtılan havuzlardaki biyomas 4 k/m3 den 34 me ulaşmıştır.  Başka bir önemli sonuç da ısıtılan havuzlardaki balıkların boy dağılımının  homojenliğini kaybetmesidir.

Uygulamada yetiştiriciler tesis yeri seçerken su sıcaklığının 20 °C nin üzerinde olduğu ay sayısını hesaplarlar. Uzak doğuda bu süre beş ay olup mayıs-eylül ayları arasına denk gelmektedir. Bazı üreticiler bu süreyi uzatmak için özel düzenekler yaparlar. Japonya ve Tayvan’da elverler için kapalı binalar özel ısıtma düzenleri kullanılır. Isıtma işlemi, elverlerin geldiği ilk ay olan kasımdan başlar nisana kadar devam eder. Dışarıda su sıcaklığı 5 °C iken içeride 20-25 °C dolayında tutulmaya çalışılır. Dışarıda su sıcaklığı 20°C ye ulaşınca bütün ısıtma cihazları kapatılır. Yavrular dış havuzlara aktarılır. Son zamanlarda Avrupa ve Avustralya’da aynı uygulamalara başlanmıştır.

Oksijen

Yılan balıkları özellikle oksijen konsantrasyonu düşük olan kötü ortam şartlarına dayanıklıdırlar. Bazı araştırmacılar yılan balıklarının farklı oksijen ihtiyaçları olduğunu belirtmişlerdir.

- Querellou, 1974  : 100 g ortalama ağırlıktan fazla olan bireyler için, oksijen tüketimi 100mg/saat/kg;

- Fish culture, 1972: 100 g ortalama ağırlıktan fazla olan bireyler için, oksijen tüketimi 4mg/saat/kg olduğunu bildirmişlerdir.

Havuz suyundaki oksijen kaynağı fitoplanktonlar ve su girişidir. Özellikle gece solunumla su içindeki oksijen miktarı 1-2 mg/l seviyesine düşerse yılan balığı başını sudan çıkarmaya başlar. Bunu ölüm takip eder. Uygulamada yetiştiriciler, oksijen  konsantrasyonunun 3 mg/l nin üzerinde olmasını isterler. Su içindeki oksijen seviyesini artırmak için suyu karıştırma ve havalandırma düzenekleri yerleştirilir. Özellikle gece su akışının, havuzun bir köşesinden fazla miktarda  verilerek tüm havuzu karıştırmadan diğer bir köşeden tahliyesi yapılır. Böylece  yılan balıklarının bu ortama gelerek oksijen ihtiyaçlarını karşılamaları sağlanır. Elverlerin oksijen ihtiyacı büyük balıklardan daha fazladır. Bu nedenle havuzlara devamlı akan su ve basınçlı hava verilmesi gereklidir. 

pH

Ph değeri fotosentez sonucu oksijen miktarını, balık ve plankton solunumu sonucu  sudaki karbonik asit miktarındaki azalma ve çoğalmaya bağlı olarak değişir. Gündüzün pH optimum değeri 8-9 arasıdır. Gece fotosentez olmadığından pH 7 ye düşer. PH değeri 4,5-6,5 olan asitli sularda yılan balığı yetiştiriciliği iyi sonuç vermez. Ayrıca PH ın amonyak indirgenmesi üzerine etkisi olup bu kirleticinin toksisite düzeyini belirler.

Tuzluluk 

Yılan balıkları çok farklı tuzluluk şartlarına adapte olabilirler. Bu olayda iki organ önemli rol oynar. Deniz ortamında ( hipertonik) solungaçlar, aşırı miktardaki tuzların atılımını sağlar. Tatlı suda ( hipotonik), böbrekler üriner boşaltımla organizmada su girişlerini dengeler.

Euryhalin özellik yetiştiricilik açısından bir sorun oluşturmaz. Bir günlük periyot içinde çoğu kez ara tuzluluktaki  suları tercih ederler. Genç ve yetişkin yılan balıklarında bu euryhalin özellik hastalıklara karşı yapılacak olan uygulamalarda deniz suyu kullanılmasına izin verir (Querellou, 1974).

Uygulamada yetiştiriciler, yetiştiricilik başarısının tatlı suda acı sudan daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. Bu durum yılan balıklarının gelişmesi ve fizyolojik olgunlaşması için kendiliğinden nehirleri aramaları ile açıklanabilir.

Fitoplankton

Normal sağlıklı yılan balığı havuzu fitoplankton nedeniyle yeşil görünür. Durgun su havuzlarında fitoplanktonların, suyun oksijenini kontrol etmek, fotosentez yoluyla pH seviyesini etkilemek ve büyüme sırasında balık artıklarını absorbe etmek gibi önemli görevleri vardır. Ancak havuzda çok fazla miktarda fitoplankton birikmesine izin vermemek gereklidir. Uygun bir seviyedeki fitoplankton ile havuzdaki organik sedimantasyonun, dipteki bakteri faaliyetleri ile çözünmüş maddelerin absorbsiyon oranını kontrol etmek mümkündür. Kapalı günlerde ve gecelerde fotosentez yapamadıklarından balığın büyümesine olumsuz etki yaparlar. Fitoplanktonlar havuz zemininde organik maddelerin bozulması düzenli bir şekilde olmuyorsa gerekli büyümeyi yapamaz veya bol miktarda besin tuzları bulunmasına karşın, suda yeterli karbonik asit bulunmazsa büyüme durur ve bunu ölüm takip eder. Çok miktarda zooplankton üremesi de havuzdaki fitoplanktonları bitirebilir. Normal bir havuzda fitoplankton/zooplankton oranı 97:3 tür.

Havuzda çok çeşitli fitoplankton bulunmaktadır. Her biri iklim,sıcaklık,diğer mevsimsel değişikliklere göre havuzun kimyasal dengesine etkide bulunur. Scenedesmus,Pediastrum ve Chlorella yeşil algleri ilkbahar ve sonbaharda ortaya çıkarlar. Microcystis ve Chlorococcus ilkbahar ve yazın, Anabaena ve Oscillatoriasonbaharda havuzlarda görülen  mavi-yeşil alglerdir. Havuz suyunda daha çok Scenedesmus bulunursa yılan balıkları yemlerini daha iştahla yemektedirler. Pediastrum , Chlorella veya Oscillatoria, Anabaenaçoğunlukta olduğu zaman iştah azalır. Havuzda bulunan zooplanktonların çoğunluğunu rotifer ve su pireleri teşkil eder.

Fitoplankton ölümü,dışarıdan havuza bakıldığında rengin yeşilden koyu kahverengine veya  açık renge dönüşmesiyle kolayca fark edilir. Renk değişimi aynı zamanda su kalitesinin değişimi demektir. Su yüzünde oksijen arayan  balıklar daha sonra iştahlarını kaybederler. Çoğu zaman bunu toplu ölümler takip eder. Su kalitesindeki değişimler yağışlı havalarda da olmaktadır. Ph değeri sabah 9.5 üzerinde,öğleden sonra 7' nin altında seyretmesi suda amonyak formunda 3ppm azot bulunması su kalitesinin bozulduğunu göstermektedir.

Su kalitesindeki değişimleri önleyebilmek için sezon başında ve sonunda havuzlara su doldurmadan önce 60-100gr/m2 sönmemiş kireç serpilir. Kireç zemin toprağını ve zemine yakın suyun kalitesini arttırır. Havuz suyunda zooplankton artışı olmaya başladığında organo fosforik asit esterleri (Dipterex) 0.2-0.3 ppm kullanılarak ortamdaki zooplankton gelişimi önlenmiş olur. Çok ileri safhalardaki su kalitesi bozukluklarında,havuz boşaltılır,balıklar başka havuza alınır. Boşaltılan havuzun dibi kurutulur. Boşaltma mümkün değilse, uygun fitoplankton gelişimi sağlanıncaya kadar havuzda karıştırıcı pedallar kullanılır.

Havuz atığı

Havuzda çürüyen plankton, yem ve balık artıkları kontrol edilmelidir. Çürüme ve bozulmanın ürünü olan amonyak balığı rahatsız eder, iştahını olumsuz yönde etkiler. Amonyak oksijen olmaması halinde ortaya çıkar. Her yıl havuz boşaltılarak zeminde toplanan artıklar havuzdan alınır. Bunun takiben toprak kurutulur ve kireçlenir.

Sülfür

Sülfat indirgeyici bakteriler suda bol bulunan sülfatları hidrojen sülfite dönüştürürler. Bu durumda balılar yetersiz oksijen nedeniyle başlarının su yüzeyine çıkarırlar. Bu şartların devam etmesi durumunda büyük kayıplar olabilir. Su demir ihtiva ederse zararsız olan demirsülfit ortaya çıkar. Bu nedenle hidrojensülfitin etkisini azaltmak için bir kaç haftada bir havuz suyuna demir oksit serpiştirilir.

Azot,Fosfat, Potasyum

Bu elementler fitoplanktonların gelişmesi için gereklidir. Başlangıçta yeni havuzlar gübrelenir. Bu elementlerin optimum miktarları azot için 12,7 ppm fosfat için 1,3 ppm, potasyum için 0,1 ppm dir.

Yılan balığı yavrularının beslenmesi   

Yılan balkıları diğer pek çok balığa nazaran farklı özellik gösterirler. Genelde geceleri yem alma alışkanlığı olan türlerdir. Uzakdoğu’da yılan balığı yetiştiriciliğinin başlaması ile birlikte pek çok besleme yöntemleri denenmiştir. Bunlar ipek böceği pupu ile besleme, taze balık eti ile besleme ve karma yem ile beslemedir. Bu yemleme yöntemleri ayrı ayrı uygulanabildiği gibi karışık olarak da ele alınabilir.

İpek böceği pupları Tayvan ve Japonya’da uzun süre  yılan balığı yetiştiriciliğinde başarı ile kullanılmış ise de daha sonra ekonomik nedenlerle diğer maddelerle besleme ipek böceği pupları ile yemlemenin yerini almış bulunmaktadır. Yapılan hesaplara göre 1 kg canlı ağırlık artışı için 10 kg dolayında ipek böceği pupu harcanmıştır. Uzakdoğu’da günümüzde tek başına ipek böceği pupu ile yılan balığı besiciliği hemen hemen kalmamıştır.

Özellikle Japonya’da insan gıdası olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan balık etleri ile yılan balığı besisi yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu balıkların başında okyanus uskumrusu gelmektedir. Ayrıca orkinos gibi iri balıkların temizlenmesi sırasında elde edilen kafa ve iç organlar gibi artıklar da yemlemede yararlanılmaktadır. Yılan balıklarına diğer balık etleri kıyılarak veya bütün halinde verilir. İri balıklar gözlerinden veya solungaçlarından bir tel üzerine dizilir ve havuza yem olarak asılır. Bu yemler verilmeden önce derilerine yumuşaması için bir kaç dakika kaynar suya batırılır. Bu yapılamazsa yılan balıkları, balıkların derisini parçalayamadığından deriye yapışmış şekilde olan et değerlendirilemez. Bu da havuzda kirlenme sorunları ortaya çıkarır. Bazı işletmelerde her türlü balık ve balık artığı mikserlerle parçalanarak hamur haline getirilir ve tel sepetlerle havuza sarkıtılarak yem olarak kullanılır. Hamur yapma işleminden önce balıkların pişirilmesi ve kılçıklarından temizlenmesi ile havuz dibine çöküp kokuşması önlenir. Japonya’da balık etleri ile besleme ipek böceği pupuna göre daha başarılı olmuştur. Ancak balık etinin temini, depolanması, hazırlanması ve beslemedeki kirlilik problemleri yetiştiricileri karma yemle beslemeye yöneltmiştir.

Japonya’da yılan balığı yetiştiriciliğinde günümüzde karma yem kullanım oranı % 80’ e ulaşmış bulunmaktadır. Karma yemler  diğer hayvansal yemler gibi balık unu, diğer yem maddeleri vitamin ve yem karışımından oluşur. Un şeklinde pazarlanır. Yılan balığının yoğun  yetiştiriciliğinde kullanılan yemlerin protein oranları çok yüksektir. Elver ve büyük balıklarda en üst düzeyde gelişmeyi sağlayabilmek için karma yemdeki protein oranı değişmekte olup % 45 ile % 59   arasında bulunmaktadır. Tayvan’da yapılan bir araştırmaya göre karma yeme katılacak balık ununun beyaz renkli olmasının  daha iyi sonuçlar verdiği saptanmıştır. Balık unları % 4 oranında morina karaciğer yağı ve %30-50 su ile ıslatıldıktan sonra yoğrularak elde edilir, ve canlı ağırlığın % 2-8  oranında  verilir. Japonya’da karma yeme yağ katma oranı %10’a kadar çıkabilmektedir. Yapılan hamur bir tel sepet içerisinde havuzun yüzeyine yakın daldırılır ve 10-15 dakika süre ile balıkların yemesi için bırakılır. Bu süre sonunda tüketilmeyen yemlerin havuz suyunu kirletmemesi için ortamdan uzaklaştırılır. Yılan balıkları geceleri yemlenen tür olduklarından aydınlık yerlerde yem almaktan hoşlanmazlar. Bu nedenle havuz kenarlarına üstü kapalı yemleme yerleri yapılır.

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki sudaki oksijenin yükselmesi ile birlikte balıkların iştahları da artmaya başlar. Bu nedenle yemlemenin havuz içindeki fitoplankton varlığı nedeniyle sabah güneşin doğması ile birlikte başlaması gerekmektedir. Bazı işletmelerde suda oksijen çözünmesini sağlayan aeratörler yemleme zamanında devamlı olarak çalıştırılır. Yılan balıkları yemleme yeri ve zamanını öğrenebilen verilen yemi çok iştahla tüketen canlılardır. Yem almaları suyun sıcaklılığına, havanın bulutlu olmasına bağlı olarak değişir. Su sıcaklığı 23-28 °C arasında yem alımı en üst düzeydedir. Son yıllarda 1,5 kg karma yem ile 1 kg canlı ağırlık artışı sağlanabilmektedir. Küçük yavrularda yem oranı büyüklere nazaran daha fazla olur. Yaşlı yılan balıkları gençlere nazaran yağlı yemleri daha iştahla tüketirler. Genel A, D3, E,  vitaminleri içeren ve bitkisel yağlar pahalı balık yağlarına tercih edilir.  Sıcaklık ve balıkların gelişme dönemine göre verilecek olan yem ve yağ miktarları tablo-2,3 de verilmiştir. Yeme katılan mineral madde miktarı da büyümeyi etkileyen önemli bir faktördür. Karma yemde mineral madde oranı  % 5 den daha az olmamalıdır. Mineral medde ihtiva etmeyen veya çok az içeren yemlerle yapılan beslemede yılan balıklarının iki hafta içinde zayıflamaya başladıkları ve daha sonra kitle halinde öldükleri saptanmıştır. Bu nedenle karma yemlerde yapılan çalışmalar sonucu % 8 mineral madde katkısı en iyi sonucu vermiştir.         

Tablo 2: Balık Ağırlığa Göre Günlük Yem Miktarı  (%)

Sıcaklık (°C)

18

18-23

23-28

28 +

Elver

3.5

3.5-5.0

5.0-6.0

3.5-5.0

Büyük balık

2.0

2.0-2.8

2.8-3.2

2.0-2.8

Tablo 3:Yeme katılacak yağ miktarı (%)

Sıcaklık (°C)

18

18-23

23-28

28 +

Elver

0

0-5

3-5

0-3

Büyük balık

0

5-7

7-10

5-7

Tablo 4: Uzakdoğu’da kullanılan yılan balığı yem formülü.

İçerik

Elver Yemi  (%)

Büyük Balık Yemi  (%)

Protein

48

46

Yağ

4

2

Selüloz

1

1

Mineral madde

13

13

Nem

12

13

Tablo 5 : İtalya’da yem fabrikalarında kullanılan bir yem rasyonu

toplam protein,  en az

% 49

yağ, en az

%  6

selüloz, en fazla

%  2

mineral maddeler, en fazla

% 13

nem, en fazla

% 10

A vitamini 

2 000 000 IU ( 100 kg için )

D vitamini

200 000 IU              “

E vitamini

5 g

- İçerik: balık unu, et unu, yarı pişmiş nişasta unu, tahılların çözünebilir distilatları, NaCl, metionin, butiloksitoluen

 Tablo 6:  İtalya’da yem fabrikalarında kullanılan bir yem rasyonu

protein

% 58.5

yağ

% 7.3

selüloz

% 0.5

mineral maddeler

% 14.5

nem

% 13

Kg yeme vitamin ve  mineral madde içeriği

A vitamini

10 000 IU

D3 vitamini

1 000 IU

B1 vitamini

5 mg

B2 vitamini

20 mg

B12 vitamini

0.04 mg

C vitamini

100 mg

E vitamini

20 mg

K vitamini

2 mg

PP vitamini

150 mg

Pantotenik asit

50 mg

inositol

100 mg

kolin klorür

1 000 mg

demir

120 mg

çinko

27 mg

manganez

25 mg

iyot

0.9 mg

kobalt

0.2 mg

Yılan Balığı Yetiştirme ve İdaresi

Stoklama yoğunluğu, ağırlık veya sayı olarak birim alana birim alana konulan balık miktarı olarak tanımlanır. Uygulanan kültür metoduna göre, yoğunluk bir tesisten diğerine göre değişir.

Japonya’da 1 kg ağırlıkta her biri 0,17 g gelen 6 000 adet elver bulunur. Her elver tankına 3,5 x 6 000 elver konur (m² ye 2 000 adet yada 400 g elver ). Bu oldukça fazla bir miktardır. Bu nedenle elver tanklarına daha fazla oksijen verilir. Çalışmalar büyümeye izin veren belli bir alt sınırı olduğunu göstermiştir. Bir başka deyişle stoklama çok seyrek olursa gerekli büyüme sağlanamaz.

Isıtılan havuzlarda elver ağırlığı başlangıç ağırlığının üç katına çıkar. Bu noktada yoğunluk çok fazladır. Balıkların seyreltilmesi gerekir. 1 kg ağırlıkta 1 500 elver olan balıklardan 400 m² alana 150 000 adet konulur. Buna göre m²  ye 400 adet yada 100 g yavru düşer.

Tablo 7 : Havuz stoklama yoğunluğu

Havuz tipi

Boyutlar  (m)

Alan  (m²)

Havuz başına konulan  (kg)

Havuz başına alınan (kg)

Elver tankı

2.5 x 4

10

3.5

1500-2000 kg/adet

Yavru havuzu

10 x 40

400

100-150

100 kg/adet

Büyütme havuzu

33 x 20

660

300 a 100/kg   veya

  900 a  30/kg   

5  kg/adet

Büyüme sırasında sık sık boylama yapılır. Bu şekilde büyüme daha iyi olur. Yetiştiriciliğin son safhası büyütme havuzlarında gerçekleşir. 660 m²  havuza her biri  10 g olan ( 100 adedi 1 kg ) 300 kg balık yani m² ye 50-60 balık konur. Burada amaç 150-200 g ağırlığında pazarlanacak bireyler elde etmektedir.

Büyüme oranı

Japon yılan balıklarının ilk yıl içindeki büyüme oranları tablo x de verilmiştir. Balıkların büyütüldüğü havuz suyunda ısıtma işlemi uygulanmadığından büyüme oranı düşük çıkmıştır. Havuz suyunu ısıtarak yetiştiricilik yapan bazı işletmelerde, 7-9 ay sonunda 150-200 g canlı ağırlık elde edilebilmektedir. 

Geleneksel  yöntemin uygulandığı daha basit şartlarda yetiştiricilik yapan işletmelerde yetiştiricilik süresi 2 yıla kadar uzar. İlk yılda  30-40 g gelen elverler hedeflenir. Boylama yapılamazsa boylar arasında büyük farklar ortaya çıkar. Bunun sonucu bazı balıklar 120 g ağırlığa ulaştığında bazıları hala 2 g ağırlıkta kalabilir. İyi bir yönetim uygulanmazsa ilk 3-4 ay içinde çok yüksek bir ölüm oranı görülür. Ölüm sebebi iyi yem alamamak ve hastalıktır.  

Tablo 8 : İlk yıl yılan balıklarının ortalama büyümeleri

Ay

Ağırlık  (g)

Ay

Ağırlık (g)

Şubat

0.18

Temmuz

5.48

Mart

0.30

Ağustos

15.00

Mayıs

0.64

Eylül

23.9

Haziran

2.72

Ekim

29.00

30- 40 cm ye kadar erkek ve dişi bireyler arasında büyüme bakımından bir fark yoktur. Bu uzunluktan sonra özellikle avrupa yılan balığı erkek bireylerin büyümesinde bir düşüş görülür (Şekil x ). Erkekler en fazla 50 cm büyürler. Bu boydaki ağırlık 100-120 g dır. Dişi bireyler 50-70 cm ye  kadar boya ve 300-500 g ağırlığa kadar büyüyebilirler. Erkek dişi arasındaki oran erkek lehine 20:1 dir. Cinsiyet farklılaşması 14-20 cm arasında olur. Bu boya kadar balık aynı zamanda hem erkek hem de dişi cinsiyet hücrelerini taşır.

Verim

Japonya’da yılan balığı Pazar ağırlığı 150-200 g dır. Durgun su kültüründe yetiştirme havuzu verimi 4 kg/m²/yıl dır. Bu verim 20 x 200 g/m²/yıl veya 40 ton/hektar/yıl şeklinde ifade edilebilir. Verim takip edilen uygulamalara, üreticinin işletmesini idare etmedeki bilgi ve becerisine göre değişir. Bazı işletmelerde  8 kg /m²/yıl verim sağlanırken bazı işetmelerde bu verim   1 kg / m²/yıl gibi düşük kalmaktadır. Bazı çiftlikler yavru yetiştirme konusunda ihtisaslaşırlar. “Futo” adı verilen bu çiftçiler balıklarını diğer yetiştiricilere satarlar. Yavru yetiştiriciliğinde amaç en kısa zamanda 10-40 g a gelen balık elde etmektir.

Teorik olarak 1 kg elverden 1 ton balık elde etmek mümkündür. Teori, 1 kg balıkta 6000 elver, yaşama oranının % 80 ve yaşayan her balığın ortalama 200 g olduğu varsayımına dayanır. Fakat uygulamalardan elde edilen sonuçlar teorinin oldukça gerisine düşüldüğünü göstermiştir.

Günlük bakım

Su ürünleri yetiştiriciliğinde koruyucu tedbirler almak, tedaviden hem daha kolay hem de çok daha ucuza mal olur. Bu durumda kayıplar da en aza indirilmiş olur. Çok küçük kalan yada fungi taşıyan balıklar bu amaçla havuzdan ivedilikle uzaklaştırılır.

Her gün suyun pH ve sıcaklığı (en düşük ve en yüksek değerleri) fitoplanktonların seviyesi ( secchi disk ile ), suyun oksijen miktarı ölçülmelidir. Tesis günde bir kaç kez dolaşılarak  kontrol edilmelidir. Her havuzdaki balık sayısı dikkatle takip edilir. Her iki haftada bir örnek alınarak balık ağırlığı hesap edilir. Verilen ve artan yem miktarı hakkında kayıt tutulur.

Balık hasadı  ve ayrımı

Havuz durumuna göre balıklar galsama ağları, kepçe ağlar ve havuzun boşaltılması ile yakalanır. Boşaltma sıcak rüzgarsız bir günde yapılır. Şayet havuz suyu tuzlu ise, hidrojen sülfitin toksik etkisini gidermek için bir gün önceden demir oksit serpiştirilir. Boşaltma günün erken saatlerinde başlar. Ve havuz yarıya indiğinde bütün boşaltma sistemleri açılarak su akıtılır. Boşaltma yapılırken balıkların bir kısmı yakalanır. Boşaltmanın erken yapılmasının nedeni gece su içinde dolaşan balıkların bazılarının gün başladıktan sonra zemin çamuruna gömülmesine müsaade etmeden su içinde yakalamaktır. Yakalanan ballıklar boylama kasalarından geçirilerek ayrılırlar. Büyük balıklar pazara gönderilir, küçükler havuza geri atılır.

Japonya’da iç tüketimin  % 50 si Tokyo’da, % 30 u Osaka’da geri kalanı ise diğer bölgelerde olur. 1960 yılından beri her yıl % 15 oranında artmaktadır. Japon yılan balığı Avrupa türlerine tercih edilir.

Nakil öncesi aç bırakma

Nakilden 3-4 gün önce yemleme tamamen kesilir. Bu sırada balıklar küçük bir yerde tutulur. Bunu yapmaktaki amaç yağ miktarını azaltmak, balık sindirim sisteminde bulunan ve ileride ortaya çıkabilecek artıklardan kurtulmaktır. Bu işlem verimliliği artırır, balığı nakil koşullarına hazırlar. Aç bırakmada üç metot kullanılır.

1 Balıklar elver tanklarında tutulur. Bol hava ve su verilir

2 Sepete konulan 20 kg balık tatlı su tankına konur. Bu amaçla kuyu suyu kullanılabilir.

3 Her biri 3 kg balık taşıyan sepetler üst üste konur. En yıkardan balıklar duşa tutulur. Bu işlem sonunda balık ağırlığı % 8 fire verir.

Tablo 9 : 20 ton yılan balığı yetiştirmek için 50 kg elver ile çalışmaya başlanır. Entansif yılan balığı yetiştiriciliğinde 20 ton balık üretmek için Japonya’da kullanılan havuz miktarı ve ölçümleri 

Stoklanan balık

Başlangıç ve bitiş ağırlığı

Başlangıç ve bitiş boy ölçüsü

Stok başlangıç ve bitişi

Havuz alanı

Havuz sayısı ve su durumu

Elver

50 kg

150 kg

0.16 g-6 cm

0.5 g- 8 cm

0.4  kg/m2

1.2  kg/m2

125 m2

20 mlik 6 havuz akarsu yöntemi

Yavru elver

150 kg

400 kg

0.5 g- 8 cm

1.3 g- 12 cm

0.5  kg/m2

1.6  kg/m2

300 m2

40 m2 lik 8 havuz akarsu yöntemi 

Yavru balık

0.4 ton

2  ton

1.3 g- 12 cm

6.5 g- 20 cm

0.4  kg/m2

2.0  kg/m2

800 m2

80 m2 10 havuz durgun su

Ergin balık

2 ton

20 ton

6.5 g- 20 cm

200 g- 70 cm

0.4  kg/m2

4    kg/m2

5 000 m2

200 m2 25 havuz durgun su

Tablo 10: Japonya’da yılan balığı kültüründe kullanılan havuzlar

Balık Boyu

Havuz Ölçüsü

Derinlik

Zemin

Açık veya Kapalı

Sıcaklık (°C)

Su Verme Şekli

Not

Kullanım Periyodu

Yeni elver

20

0.6 m

beton

sera içinde

25-26 ısıtma

akarsu

havalandırma var

mart

8-12 cm

30-100

1 m

beton

sera içinde

25-26 ısıtma

akarsu

havalandırma var

nisan mayıs

12-20 cm

200-300

1 m

toprak

açık

doğal ısı

durgun su

yeşil su

haziran temmuz

20-70 cm

500-1000

1 m

toprak

açık

doğal

durgun su

yeşil su

ağustos sonu ve gelecek yıl

KAYNAKLAR

Alpbaz, A.,Hoşsucu, H., 1988, İç Su Balıkları Yetiştiriciliği, Ege Üniv. Su Ürünleri Y.O. Yay No:12, 1-98 s. İzmir.

Anonim, 1985, Yılan Balığı, T.C. Ziraat Bankası Ege Bölge Müdürlüğü, Su Ürünleri Çalışmaları/1, (Çev) Hakkı Çakır, 62 s., İzmir.

Çelikkale, M.,S., 1994, İç Su Balıkları ve Yetiştiriciliği, Cilt 1, 2. Baskı, Karadeniz teknik Üniv. Sürmene Den.Bil Fak. Yay NO: 2, 337-362 s Trabzon.

DİE., 1991, Su Ürünleri İstatistikleri, TC. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Yay, No: 1583, Ankara

1995, Su Ürünleri İstatistikleri, TC. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Yay, No: 1995, Ankara

1997, Su Ürünleri İstatistikleri, TC. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Yay, No: 1995, Ankara

Gault, J., 1986, L’élevage de l’anguille,(in) Aquaculture, (ed) Barnabe, G., Technique et Documantation-Lavoisier, 739-771 pp, Paris.

Geldiay,R., Balık, S., 1996, E Ege Üniv. Su Ürünleri  Fakültesi,  Yay No:16, 2. Baskı, E.Ü. Basımevi, 204-209 s, İzmir.

Tesch, F.,W., 1983, Der Aal, Biologie und Fischerei, Verlag Paul Parey, 340p, Hamburg und Berlin.

Usui, A., 1974, Eel Culture, Fishing News (Books), Ltd.,186 p, England.

Kaynak Linki